Gedeon Spilett, Nab, Pencroff ve Harbert Brown, General Ulysse Grant’ın birlikleri tarafından kuşatılmış olan Richmond’da esir düşmüşlerdir. Bu korkunç iç savaşta esir olarak kalmayı içlerine sindiremeyen bu beş cesur adam, Jonathan Forster’ın, kuşatma birliklerini havadan aşarak ayrılıkçıların kampına ulaşabilmek için kullanmayı düşündüğü balonla hapsoldukları şehirden kaçarlar. Ortalığı cehenneme çeviren kasırga onları Richmond’ın yedi bin mil ötesindeki, ıssız bir adaya sürükler. Kaçışa beş adam ve bir köpekle başlayan tutsaklar, adaya sadece dört kişi olarak inebilmişlerdir. Silahsız, yiyeceksiz, giyeceksiz ve barınaksız durumda, ıssız bir adaya düşen tutsakların sahip olduğu tek şey birbirlerine olan güvenleri ve dayanışmadır. Esrarlı Ada’nın ilk cildinde Jules Verne, en zor şartlarda bile bir ümidin daima varolduğunu sürükleyici bir kurgu içinde anlatıyor.