Turgay Keskin

Hafıza Teknikleri

Meld me wanneer het boek is toegevoegd
Dit boek lezen upload een EPUB- of FB2-bestand naar Bookmate. Hoe kan ik een boek uploaden?
  • b2233000939citeerde uit3 jaar geleden
    Beyin; alt beyin, üst beyin, sinir sistemi diye üç kısımdan oluşur. İnsan beyninin diğer canlılardan farkı, üst beynin gelişmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

    Alt beyin daha çok otomatik fonksiyonları denetler. Kalbimizin atması, kan basıncı, hormonlar alt beyin tarafından idare edilir.

    Üst beyin ise, daha çok entellektüel işlevlidir. Bilgiler burada kaydolunur, değerlendirme burada yapılır, davranışlar buradan idare edilir.

    Peki, üst beyin alt beyni kontrol edebilir mi? Yapılan araştırmalar, bunun mümkün olduğunu göstermiştir. Biz, mutlu olmayı düşününce mutlu oluyor, hastalığı kafamıza takınca da hasta oluyoruz. Yani, düşünce tarzımız; hem yaşantımızı, hem de bedenimizi etkilemektedir.

    O zaman şu ortaya çıkar: Beynimizin bizim için en önemli tekniği, olumlu düşünmenin ileri şekillerini uygulamasıdır.

    Olumsuz zihni kurgu, yani olumsuz düşünce ise beynimizi kendimize karşı olumsuz çalışmaya programlayacaktır. Örneğin bir futbolcu, üç kez kaleciyle karşı karşıya kalmasına rağmen topu dışarıya atmıştır. Bir dahaki maçta aynı hatayı yapmak istememektedir. Bunun için beynini şöyle programlamıştır: “Topu dışarı atmayacağım. Topu dışarı atmayacağım.” Bunu kendi kendine defalarca söylemiş ve maça çıkmıştır.

    Sonuç: Topu yine dışarı atmıştır.

    Burada futbolcunun yaptığı hata, topu kaleye atmaya değil, dışarı atmamaya şartlanmasıdır. Bu durumda beyin, kalenin içine değil, dışına kilitlenmiştir. Bu olumsuz uyarıcı da, başarıya değil, başarısızlık korkusu yüzünden başarısızlığa götürmüştür.

    Olumlu düşüncede temel nokta, beyni olumlunun üzerine programlamaktır. Yani, başarısız olmamayı değil, sadece başarmayı düşünmelisiniz.

    Bunu hafıza noktasında düşünürsek, unutmayı değil, hatırlamayı seçmeli, ona kilitlenmelisiniz.

    Başarının en önemli anahtarlarından birisi, beynin olumlu düşünceye programlanmasıdır. Bu ise, gerçek bir özeni gerektirmekle beraber, aslında zevkli bir uğraştır.

    Olumlu düşünmenin getirileri
  • b4545622952citeerde uit2 jaar geleden
    “Beynin bilgi saklama kapasitesi ömrü boyunca, saniyede 10 yeni bilgi birimidir. Bu demek oluyor ki, bir dakikada 600 yeni bilgi, saatte ise 36.000 bitlik bilgi saklayabilmektedir. Normal bir ömür süresince, bir insan beyni 100 trilyon bitlik bilgiyi depolama kapasitesine sahiptir.”
  • Recep Demirciteerde uit3 jaar geleden
    Öğretmenlerin bu tür sorunların önüne geçmek için bazı tedbirler alması gerekir.
    • Sınıfta kısa süreli hafızayı gereksiz yere meşgul edecek çok fazla uyarıcı bulundurmamak.
    • Kısa süreli hafızayı geliştirici alıştırmalar yaptırmak.
    • Konuları sistematik, küçük kümeler halinde ve yavaş bir şekilde anlatmak.
    • Ortalama yedi kelimeyi aşmayan cümlelerle konuşmak ve yazmak.
    • Aynı anda çok sayıda ya da birbiriyle çelişen bilgiler vermemek.
    • Kısa süreli hafızada işlenecek bilgi miktarı sınırlı olduğu için, kapasiteden daha fazla bilgi vermek bilginin kaybolmasına yol açar. Önce kısa süreli hafızadaki bilgilerin uzun süreli hafızaya transferi sağlanmalı, ikinci aşamada tekrar kısa süreli hafızada işlemek üzere bilgi sunulmalıdır. Sınıfta bir konuyu anlattıktan sonra kısaca tekrar etmek ve konuyla ilgili uygulamalar yapmak bu konuda yararlı olabilir.
    • Öğrencilere nasıl not tutulacağını, önemli yerlerin altını çizmeyi ve bilgileri nasıl bir paragraf halinde düzenleyeceğini öğretmek.
    • Bir konu anlatıldıktan sonra öğrencilere ne öğrendiklerini sormak (Selçuk, 2000).
  • b2233000939citeerde uit3 jaar geleden
    Harvard Üniversitesi’nden Gardner’in “Çoklu Zekâ Teorisi” bu yeni görüşe ışık tutmuş ve günümüzde kabul görmüştür. Gardner’e göre yedi tip zekâ her insanda doğumla birlikte geliyor ve değişik düzeylerde bulunuyor… İnsan isterse ve uygun eğitimlerden geçerse yaşam boyunca tüm zekâ tiplerini geliştirebiliyor. Klasik eğitimlerde üzerinde durulan sözel ve matematiksel-mantıksal zekâ türü, insanın diğer zekâ türlerinin gelişmesine katkıda bulunmuyor. Bu yedi tip zekâyı Gardner, şöyle sınıflandırmıştır:

    1) Sözel, Dilsel Zekâ: Okuma, yazma, konuşma, dinleme özelliklerini etkili bir şekilde kullanabilme yeteneğidir. Sözlü olarak öykü anlatan, ya da sunuculuk yapan ve politikacı olan kişilerle şair oyun yazarı, editör, gazeteci gibi dil zekâsı sergileyen bireyler bu grupta yer alırlar.

    2) Matematiksel-Mantıksal Zekâ: Sayılar ve mantıksal çerçeveler konusunda sebep-sonuç ilişkilerini güçlü bir şekilde kullanabilme yeteneğidir. Bilim adamları, matematikçiler, muhasebeciler, mühendisler, bilgisayar programcıları, istatistikçiler ve benzeri işlerle uğraşanlar mantıksal-matematiksel zekâsı güçlü olan bireylere örnek sayılabilir.

    3) Görsel Zekâ: Çevredeki nesneleri daha dikkatli görebilme, hafızada tutma, hayalinde canlandırma, görsel dünyayı doğru olarak algılama yeteneğidir. Bu grupta yer alan kişilere örnek olarak mimarları, denizcileri, pilotları, heykeltıraşları, ressamları, dekoratörleri ve tasarımcıları verebiliriz.

    4) Müzik, Ritim Zekası: Seslere, melodilere, tınılara, ritimlere hassaslık gösteren, enstrüman çalma, şarkı söyleme, beste yapma gibi kapasiteleri gelişkin bir yetenektir. Müzisyenleri, orkestra şeflerini, enstrüman üreticilerini bu grupta ele alabiliriz.

    5) Bedensel, Kinestetik Zekâ: Beden hareketlerini, jest, mimik özelliklerini, el, parmak, ayak, kol ve bacak hareketlerini koordineli ve kendini tam ifade edecek şekilde kullanabilme yeteneğidir. Bu gruptakiler, düşünce ve duygularını ifade ederken ve problemleri çözerken bedenlerini etkin bir şekilde kullanırlar. Örnek olarak, sporcular, heykeltıraşlar, mimarlar, pandomim sanatçıları, cerrahlar, teknisyenler, aktörler, el işleri ile ilgilenenler bu grupta yer alabilirler.

    6) Kişiler arası, Sosyal Zekâ: Sosyal ortamlarda bulunma, girişkenlik, başkalarının ruh, his ve duygularını anlama ve etkileme yeteneğidir. Bu grupta yer alan kişiler, liderler, psikologlar, öğretmenler, turizmciler olabilir.

    7) İçsel, Öze Dönük Zekâ: İç dünyasına konsantre olabilme, kendini tanıma, yönetme ve yönlendirme yeteneğidir. Din adamları, psikologlar, filozoflar öze dönük zekâları güçlü bireylere örnek verilebilir.
  • b2233000939citeerde uit3 jaar geleden
    “Gage, 1850’li yıllarda ABD de çalışan başarılı, becerikli ve zeki bir ustabaşıydı. Demiryolları yapımında özel bir teknik geliştirmiştir. Dinamitle kayaları parçalıyordu. Bir gün kayada delik açtı, barutu doldurdu, geliştirdiği 3 cm.lik demir çubuğu yerleştirdi. Ateşlerken birisi ismini sesledi. Dikkati o an dağıldı, başını çevirdi. Barut patladı, demir çubuk gözünün altından girdi sol alın bölgesini parçaladı. 2-3 dakikalık baygınlıktan sonra kendine geldi. Ameliyat oldu, sadece sol gözünü ve beyninin ön bölgesini kaybetmişti. Gage’nin zekası aynı parlaklığı ile devam ediyordu., fakat kişiliği değişmişti. Çok konuşuyor, her şeye karışıyor, küstah, laubali, müstehcen konuşan birisi olmuştu. Girdiği işte ilk anda başarılı oluyordu. Fakat kimseyle anlaşamadığı için sık iş değiştirmeye başlamıştı. Hayatın kalan kısmını serseri bir yaşantı ile geçirdi.”

    Dahi bir çocuk yetiştirmenin yolu aslında zekâ, eğitim, sevgi dolu bir aile ortamı ve çalışkanlık gibi bilindik kurallar, ancak işin sırrı bunların nasıl kombine edileceğinde... Bilim insanları bunun formülünü araştırdı. Perspectives on Psychological Science adlı dergide yayımlanan 35 yılı kapsayan bir çalışmada, 5.000’den fazla matematik yeteneği yüksek genç 12 yaşından itibaren sürekli takip edildi. Gençlerin başarısı ileriki yaşlarda yaptıkları çalışmalar, kazandıkları dereceler ve diplomalar ve buldukları patentler gibi unsurlarla ölçüldü.Araştırmaya katılan bilim insanlarından Vanderbilt Üniversitesi uzmanı David Lubinski, matematik ve benzeri konularda zekanın başlangıçta işe yaradığını, ancak ve ancak, zekanın üstüne eğitim, fedakarlık ve çalışkanlık konmadığında zekanın köreldiğini vurguluyor. Lubinski, eğitim ve çalışkanlığın zekaya katkısının doğuştan gelen yeteneği aşabildiğini belirtiyor.
  • b2233000939citeerde uit3 jaar geleden
    Ölçülebilen beyin dalgaları şu an için dört farklı tipte keşfedilmiş durumda… Bu dalgalar, alfa, beta, teta ve delta dalgaları olarak isimlendirilmiş… Potansiyel olarak bir Volt’un milyonda biri kadar bir voltaja sahipler… Bunlardan, saniyede ortalama10 civarında bir frekansa sahip olan alfa dalgaları, daha çok insanın rahat olduğu, gevşediği, çok fazla yorulmadığı durumlarda ortaya çıkıyor. Beta dalgaları ise, daha çok stresli durumlarda, gerilim halinde, düşüncelerimizin dağılıp kafamızı toparlayamadığımız ve dikkatimizin dağıldığı zamanlarda ortaya çıkıyor. Beta dalgalarının frekansı, yaklaşık olarak saniyede 13–40 arasında bir titreşimle karşımıza çıkıyor. Delta dalgaları ise daha çok uykunun derin evresinde, daha çok “Nrem” dediğimiz, yarı ölü hal olan derin uykuda iken, standby olduğumuz konumda ortaya çıkıyor. Saniyede yaklaşık 4 kez salınan düşük frekanslı, büyük dalga boyuna sahip beta dalgaları, en yavaş titreşen dalgalar… Teta dalgaları, daha çok uykuya geçerken ya da uykunun ilk evrelerinde görülüyor. Yaklaşık olarak saniyede 4–7 kez salınıyorlar. Son zamanlarda üzerinde çalışılan diğer bir dalga türü ise gama dalgası olarak adlandırılıyor. Saniyede yaklaşık 40 civarında bir frekansa sahip… Bu dalgaların algılama, bilinç ve entelektüel düşüncenin kaynağı olduğu söylenmekte…
  • b2233000939citeerde uit3 jaar geleden
    İnsan beyniyle ilgili özet bilgiler

    İnsan beyninin ağırlığı ortalama 1,3 kilogram civarındadır. Beyniniz ölmeye başlamadan önce en fazla 4 ile 6 dakika arasında oksijensiz kalabilir.

    Beyninizde tam 100 milyar sinir hücresi bulunuyor.

    “İnsan beyninin yüzde 10’unu kullanıyor” deyimi yanlıştır. Beynin her bölgesinin bir işlevi vardır.

    Her insan doğduğunda aynı sayıda beyin hücresine sahiptir. Bu sayı, altı yaşında maksimum seviyeye ulaşır. Yeni doğan bir bebeğin beyni, doğduktan sonraki ilk yılda tam üç kat büyür.
  • b2233000939citeerde uit3 jaar geleden
    Ancak bu programın yanında “kullanıcı el kitabı” mevcut değildir. Zaman geçtikçe öğrenilen bilgi ve becerilerin modası geçmekte ve kullanılmaz hale gelmektedir. Modası geçmeyen ve hayat boyunca ihtiyaç duyduğumuz ise “öğrenmenin öğretilmesidir”. Günümüzün başarılı insanı, beyninin her iki yarısını da etkili bir şekilde kullanabilen ve gerektiğinde birinden diğerine kolaylıkla geçebilen insan olarak değerlendiriliyor artık.Beyin hücreleri arasındaki bağlantıları gelişmemiş insanlar, beyinlerine ne kadar bilgi yığmış olurlarsa olsunlar düşünce, muhakeme, akıl yürütme becerileri gelişmemekte, bu yüzden de eğitilmiş sayılmamaktadır.
  • b2233000939citeerde uit3 jaar geleden
    Kısa süreli bellekte yaşantı, çok kısa süreli kalmasına rağmen,uzun süreli bellekte çok uzun yıllar kalabilmektedir. Uzun süreli bellek, sinapslardaki fiziksel ve kimyasal değişmelerden kaynaklanmaktadır. Presinaptik terminalde ya da belki de tüm nörondaki anatomik, fiziksel ya da kimyasal değişiklikler sinaps iletisini kalıcı olarak kolaylaştırmaktadır. Bir öğrenme devresindeki bütün sinapslarda ileti kolaylaşırsa, bu devre daha sonraki tarihlerde, onu uyarabilecek ipuçlarından herhangi biri ile uyarılabilir ve öğrenilmiş olan şey tekrar ortaya çıkabilir.

    Uzun süreli bellekte bilginin sürekli saklanması için sinir sisteminin sürekli etkin olması gerekmemektedir. Örneğin; beynin aktivitesi soğutma, genel anestezi, v.b. yöntemlerle durdurulup daha sonra beyin tekrar aktif hale getirildiğinde uzun süreli bellekteki bilgilerin hatırlandığı görülmektedir.

    Yukarda da belirtildiği gibi, uzun süreli belleğin kaynağı kısa süreli bellektir. Uzun süreli bellek, kısa süreli bellekten gelen verilerle gelişir. Sinirsel etkinliğin sürmesi ile ilgili olan kısa süreli bellek, sinir sisteminde yapısal bir değişmeye neden olmaktadır. İşte bu yapısal değişme, uzun süreli belleğe karşılık gelmektedir.
  • b2233000939citeerde uit3 jaar geleden
    “Çok kısa süreli hafızamızdan kısa süreli hafızamıza geçen elektrik akımı bu hücrelerin yapısını değiştirerek bu hücrede ribonükleik asit (RNA) oluşumunu sağlarlar. Ribonükleik asit bu kısa süreli hafızamızda 10 ile 30 dakika arasında kalır
fb2epub
Sleep je bestanden hiernaartoe (maximaal 5 per keer)