Sohbetler

Uzun sözün kısası, hâlis Müslüman mubârek Kur’ân’ın talebi doğrultusunda, üzerine farz olan görevlerin ötesinde ve yalnız Âlemlerin Rabbi Yüce Allah’ın, celle celâluhu, rızâsını gözetmek şartıyla, ‘artı değerler üretme’ yolunda ciddî bir çaba sarfetmek niyetindeyse eğer, bunun yolunu-yordamını, mahiyetini-yöntemini ancak Muazzez Peygamberimizin (s.a.v.) hayatından ve sözlerinden öğrenecek. Yani cihâdı samîmî bir öğrenme/bilgilenme süreciyle başlatacak evvel emirde!

Mubârek Mâide Sûresinin ellidördüncü âyetinde Âlemlerin Rabbi Yüce Allah, celle celâluhu, Kendisinin sevdiği ve Kendisini seven insanların özelliklerini şöyle sıralıyor: bir, mü’minlere - yani, Hak Dîn’e îmân edenlere karşı alçak gönüllü‍

Toplum hayatımızda yaşanan sıkıntılara, bozulmaya, hattâ çürüme ve kokuşmaya tanık olurken, nedense kendimizi bu bağlamda sorgulamak hiç gelmiyor aklımıza - belki de işimize: Ben, gerçekten de mubârek Kur’ân’ın târif ettiği ‘Mü’min Müslüman’ mıyım?’

Ra’d Sûresinin onbirinci âyetinin son cümlesinde:

kesin bir gerçek ki, Allah bir kavmin - yani, toplumun ve/ya da topluluğun durumunu (o toplumu meydana getiren bireyler) nefslerindekini - yani, iç ya da mânevî dünyalarında taşıdıklarını değiştirme‍

yetiştikleri olumsuz şartlardan dolayı Hakîkati görmekte zorluk çeken insanlara kaba ve sert davranma, sen af yolunu tut ve Allah’ın temel yasa, kural ve ölçü olarak bildirdiklerine/şeri’âta ters düşmeyen, dolayısıyla da insan aklıyla çelişmeyen örf ile emret ve o câhilleri görmezden gel meâlindeki yüzdoksandokuzuncu âyeti

“Rabbim! Göğsümü genişlet;
görevimi bana kolaylaştır;
dilimdeki düğümü çöz ki
söyleyeceklerimi tam olarak kavrayabilsinler!”
(20 TâHâ 25 - 28)